“Nostalji” özlemin ve anıların filmi

Andrey Tarkovski, yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı Nostalji filmini 1982 yılında çekti. Süresi 126 dakika olan filmi, sonraki yıl gerçekleştirilen Uluslararası Cannes Film Festivalinden (1983) en iyi yönetmen ödülünü almıştı. Tarkovski, zaman aralığı belirsiz olan bu filminde büyük ev özlemini işler. Ve bunu evrensel bir problem olarak ele alır. Filmde intihar eden Domenico’nun umutsuzluğu, açıkça Tarkovski’nin de dünya düzenine karşı olan büyük umutsuzluğudur diyebiliriz.

FİLMİN KONUSU

Film sisli bir jenerik görüntüsüyle başlar. Ekranda ilerleyen birkaç kadın, bir çocuk (daha sonra bunların baş rol karakterin Rusya’daki ailesi olduklarını öğreniriz) ve çeşitli hayvanlar görürüz. Fonda duyulan  müzik bir Çin ezgisidir. Tapınağa kadar çekilen sahneler, sisli ve siyah-beyaz iken tapınağın içindeki sahneler renkli olarak çekilmiştir. Bir sonraki görüntüde Gorchakov uzun uzun kameraya bakar. Bu görüntüler de siyah beyazdır. Gorchakov ve Eugenia bir otelde beklerken, Eugenia çeviri bir şiir okur. Gorchakov, bunun üzerine bütün sanatlar gibi şiirin de tercüme edilemeyeceğini ve insanların başka insanları tanıyabilmesinin tek yolu devletler arasındaki sınırların ortadan kaldırılması gerektiğini anlatır. (bu görüntüler renklidir).  Ardından Gorchakov’un eşinin siyah-beyaz görüntüsü araya girer. Sonraki sahnede Eugenia ona güneyde yaşayan bir hizmetçinin, kendi memleketine duyduğu özlem yüzünden efendisinin evini yaktığını anlatır. Yine araya siyah-beyaz görüntüler girer. Gorchakov rüyasında  Eugenia ve eşini bir arada görür, bu sahne de aynı şekilde siyah-beyaz bir olarak aktarılır. Daha sonra Eugenia, kaplıcada yüzmekte olanlara Gorchakov’un Rus bir şair olduğunu ve Sosnovsky isminde Rus bir bestecinin hayatını araştırdığını anlatır. Kaplıcadakiler ayrıca etrafta dolaşan Domenico hakkında konuşmaya başlarlar ve onun ailesini yedi yıl boyunca eve kilitleyip, dünyanın sonunun gelmesini bekleyen bir deli olduğunu söylerler. Eugenia, Gorchakov’a herkesin Domenico’nun bir deli olduğunu düşündüğünü söyler; son saplantısı yanan bir mumu kaplıcanın havuzu boyunca taşımak olduğunu söyler. Başka bir sahnede ise Eugenia ve Gorchakov Domenico’yu ziyaret ederler, Domenico ilk başta Gorchakov’u harabeye benzer evine kabul etmeye isteksizdir. Ama sonra Gorchakov’u evine almayı kabul eder. Ona o zamanlar sadece ailesini korumaya çalıştığını ancak şimdi bütün dünyanın kurtarılması gerektiğini açıklar. Gorchakov’a bir mum uzatır ve ona bu mumu kaplıcanın havuzu boyunca taşıma görevi verir. Roma’da “büyük bir şey yapmayı planladıkları ile ilgili bir imada bulunur. Film, Domenico’nun ailesini kurtaran yetkilileri gördüğümüz bir sekans ile devam eder. Domenico oğlunu kovalar. Oğlan ona bakar ve “Baba, dünyanın sonu bu mu?” diye sorar. Bir sonraki sahnede Eugenia’yı yatağında saçlarını kuruturken buluruz. Gorchakov’un onunla ilgilenmemesinin sonucunda aralarında bir tartışma yaşanır. Sonrasında Gorchakov’un Rusya’daki evinin görüntülerini görürüz, ardından Gorchakov, su basmış harabe bir kilisede zorlukla yürür ve kilise’de ortaya çıkan küçük bir kızla kameraya bakarak konuşur. Sonrasında Gorchakov kaplıcanın havuzuna varır, havuzun suyu boşaltılmıştır. Bir kadın havuzu temizlemektedir. Gorchakov bir hap içer. O esnada Domenico’nun konuşması doruk noktasına ulaşır. Domenico, “Tüm insanlığın gözleri hep beraber içine batmakta olduğumuz çukura bakıyor. Eğer deli bir adam size kendinizden utanmanız gerektiğini söylemek zorunda kalıyorsa, bu ne biçim bir dünya böyle?”  der. Domenico tenekeyi üstüne boşaltır ve kendisini ateşe verir. Ardından  kaplıcadaki sahneye geri döneriz. Gorchakov yanan mumu havuzun karşı tarafına geçirmeye çalışmaktadır. Yan yoldayken rüzgar mumu söndürür ve Gorchakov ancak üçüncü denemesinde başarır. Mumu havuzun diğer ucundaki çıkıntının üzerine yerleştirir. Gorchakov ekranda görülmeyecek şekilde yere yığılır ve ölür. Gorchakov’un oğlunun ve karısının siyah beyaz bir çekimi görülür. Kamera geri çekilerek evin eski manastırın içinde olduğu uzun bir plan sekans ile gösterilir. Film, Tarkovski’nin  “Annemin anısına” yazısıyla biter.

 SONUÇ

Nostalji filmi yönetmen Andrey Tarkovski’nin  ana vatanından uzakta olması, orada yaşamaya ve çalışmaya devam etmenin imkansızlığı hakkındaki hisleri ile çok yakından bağlantılıdır. Dolayısıyla, pek çok açıdan yalnızca geçmişe duyulan özlemle ilgili değil, aynı zamanda bir ev ve daha geniş bir anlamda, aidiyet duyulacak bir yer arayışıyla ilgili bir filmdir. Nostalji  filminde genel olarak diğer Tarkovski filmlerinde olduğu gibi yavaş  kamera hareketleri kullanılmaktadır. Tarkovski’nin en minimal filmidir diyebiliriz. Film, esasen üç kişinin etrafında dönen bir hikayeden oluşmaktadır. Nostalji, Tarkovski’nin hareketsizliği en yoğun kullandığı filmidir. Hareketsizlik aslında filmi derinleştirmekten daha fazlasını yapan bir ögedir. Nostalji filminde ayrıca siyah-beyaz sahnelerden renkli sahnelere geçişlerin yoğun bir şekilde kullanılmış olduğunu görüyoruz. Tarkovski’nin bu filminde rüyalara ayrıca geniş bir yer ayırdığını söyleyebiliriz. Tarkovski, siyah ve beyaz  sahneleri yalnızca anılar ile rüyalar için kullanmıştır. Bu kuralın tek istisnası Domenico’nun oğlunun kameraya bakıp “Baba, dünyanın sonu bu mu?” diye sorduğu sahnedir. Bu sahne renkli olarak çekilmiştir. Nostalji filminde daha çok kafa karıştırıcı olan zamandır. Filmdeki olayların kaç gün içinde geçtiğini söylemek zordur. Gorchakov ise havuzun diğer ucuna vardığında taşıdığı mum artık yalnızca bir mum değildir.  “Dinmeyen Bir Hüznün Görüntüsü” olur.

Nostalgia filmi, 2019 senesinin Şubat ayında Ankara’da Bambu Kültür Evi Tarafından düzenlenen film gösterimi ile sinema seyircisi ile buluşmuştu. Ayrıca Andrey Tarkovski’nin 3 diğer başyapıtı; “Solaris”, “The Mirror” (Zerkalo) ve “Stalker”, 2019’un Mayıs ayında İstanbul’da Başka Sinema ve Kadıköy Sinema’da gösterilmişti.

Yazı-Haber: Mizgin Daniş

Sînemaya Serbixwe – www.sinemayaserbixwe.com

COMMENTS

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: